вторник, 8 апреля 2014 г.

Çetao İbrahim VEDAT BERZEG'İN ARDINDAN

Kısa bir süre önce camiamızın sevilen ve sayılan isimlerinden Berzeg kardeşler Suat ve Vedat'ı birer gün ara ile yitirmiş olmak hepimizi derinden üzdü. Suat Berzeg'i değerli kardeşimiz Kube Nurhan Fidan çok güzel anlatmış olduğundan onunla ilgili söylenebilecek başkaca bir söz bulunmadığını düşünüyorum. Bu nedenle Ben elimden geldiğince Vedat'ı anlatmaya çalışacağım.

Vedat ile 1975 li yıllarda tanıştığımızda kendisi yine birkaç yıl önce yitirmiş olduğumuz kardeşi Ferit ile birlikte Ankara'da Sıhhıye civarında bir apartmanın bodrum katında kalıyorlardı. Burası o tarihlerde Ankara'ya yolu düşen birçok Çerkesin uğrak ve konaklama yeri olmuştu. İki kardeşin yalnız kaldıkları bir tek gün dahi geçmiyordu. Her iki kardeşte bu yoğun ziyaretçi akınından yüksünmüyorlar, her geleni güler yüzle karşılayıp uğurluyorlardı. Ziyaretçilerini misafir etmekle kalmayıp onların çeşitli sorunlarının çözümüne de tüm güçleriyle yardımcı oluyorlardı.

Daha sonra Kızılay yakınlarında açmış oldukları Kuban kafe, oniki eylül rejimi nedeniyle Ankara derneğinin kapanmasıyla ortada kalan Çerkeslerin toplanma yeri olmuştu. O yıllarda Vedat ve Ferit kardeşlerin gerek evleri ve gerekse işyerleri Ankaraya gelen Çerkeslerin toplanma, tanışma, sorunlarını çözme mekanı olmuşlardı. Bu mekanlar aynı zamanda ulusal sorunlarımızın konuşulup tartışıldığı, insanlarımızda Çerkeslik bilincinin oluşumuna katkı sağlayan birer okul gibiydiler. Vedat ve Ferit'in o yıllarda toplumumuza yapmış oldukları hizmetleri unutmamalıyız. Bu hizmetler Türkiye Çerkeslerinin tarihinde güzel bir sayfa olarak kalacak değerdedir.

Vedatla olan beraberliğimiz daha sonra vatanımızda devam etti. Benden beş altı yıl sonra Vedat'ta vatana dönüş yaptı. Vedat’ın vatan sevgisi yürektendi. Önündeki dil engeli onun bu sevgisini hiç eksiltmedi ve yıldırmadı. Bir başka ülkeye yerleşen insanın ilk düşünmesi gereken o ülkenin vatandaşlığını almaktır. Vedat'ın amacı da buydu ve on dört yıl hakkı olan Rusya Federasyonu vatandaşlığını almak için hukuk mücadelesi verdi. Kendisine vatandaşlık vermek istemeyenlerin bürokratik ayak oyunlarıyla sonuna kadar mücadelesini sürdürdü.
Vefatı nedeniyle evinin önünde toplandığımızda dış kapının yanı başına duvara asılı duran kağıt parçası hepimizi düşündürdü. Bu kağıtta pasaport masasının hangi günler hangi saatler arasında çalıştığı, personelin yemek saatleri ve vatandaşları kabul etmedikleri saatlere kadar her şey not düşülmüştü. Bu kağıtçıkda Vedat'ın on dört yıl vatandaş olmak için yürüttüğü hukuk mücadelesinin bir kanıtıydı. Bir kaç ay önce vatandaşlığı alınca çok mutlu olmuştu ama vatandaş olmanın sefasını süremeden hayata gözlerini kapadı.

Vedat'ı farklı kılan bir başka yönü de geniş sosyal çevresiydi. Onun türkçe anlaşabildiği insanlarla kurduğu ilişki kadar yeterince ortak bir dile sahip olmadığı Çerkesyalı, Suriyeli, Ürdün ve İsrail'li Çerkeslerle de yoğun ilişkileri vardı. Herkesi ziyaret etmeye çalışır, büyük küçük demeden her insanla
ilgilenmeye özen gösterirdi. Kimseyi incitmemeye çok dikkat ederdi, vefalı ve yardımseverdi. Şiddetli bir sigara düşmanı, müthiş bir çay dostuydu. Sporu izlemeyi ve konuşmayı değil yapmayı severdi.
Vedat'ın ani ölümü biz Mıyekuape'de yaşayan repatriyantlar için büyük kayıptır. Yaşadıkça kendisini unutmayacağız.
Adiğelerin deyimiyle; mezarı geniş, üzerindeki toprak tüy kadar hafif olsun.
Тхьэм ш1у зыфиш1эщт иц1ыфмэ ащыщ еш1.

16 Mart 2014, Mıyekuape

Комментариев нет:

Отправить комментарий